Yıllardır gitmeyi hayal ettiğim düşsel destinasyonlardan biriydi
Morocco…. ve sonunda gittim .
El mağrip te denen (arapça) bizde Fas olarak bilinse de adı
Morocco olan Kuzey Afrika da ve en solda , İspanya’nın hemen altında ve meşhur
Cebeli Tarık boğazını elinde tutan, İspanyaya ait şehirler ile sınır komşusu
olan, Fransızca ve Arapçanın kullanıldığı, müslüman berberi – arap
ülkesidir , krallıkla yönetiliyor ve
Başkenti Rabat. Krallığın komşuları
güney de Batı Sahra ve doğuda Cezayir’dir, kuzeyindeki İspanya ile
arasında Cebelitarık Boğazı yer alır; dolayısı ile İspanya’ya uzaklığı sadece
14 km.’dir. Tanger’dan (tanja diye okunur.)feribotla geçilebiliyor.
Hem Akdeniz’e hem Atlas Okyanusu’na kıyısı olan ülke, Afrika’nın
Avrupa’ya yaklaştığı uçta yer alıyor.:) Afrika’nın en ucundaki Tanca şehri
Fas’a ait ama Fas topraklarındaki Ceuta ve Melilla(bu şehri adım gibi sevdim İspanya’ya ait. Ülkenin para birimi dirhem
(ben dönene kadar dinar deyip dursamda değişmedi) ve yaklaşık 100 dirhem 10
euro yapmakta. Ulaşım ülkede biz istanbullulara göre başlıbaşına sorun.
Şehirlere göre değişen rengi ile eski mercedes lerden grand taxiler (dolmuş
görevi görmekte ve 6 kişilik. birde şehirde kolay ulaşım için tercih edilen
petit taxiler var ki bunlarda çok eski, pis ve minnacık taksimetreyi açtırmak yerine sıkı bir pazarlık
artık alışkanlık olmuş ve inanılmaz bir sahtekarlık piyasası. Örnek
vereceğim ve sizler daha iyi anlayacaksınız. Rabat ta medina dan
tren istasyonuna kadar gitmek istediğim bir taksici 100 dirhem istedi.
Sonra o pazarlıkla 70- 60 – 50 dirhemlere düştü. Oysa benim için tüm yollar 20
dirhemi geçmemeliydi.( bu mantık nasıl oluştu bilmiyorum belki hep o
kadara kadar düşmesinden pazarlığımın) Ben başka taxi buluyor ve aç diyorum
taksimetreyide görelim nedir işin aslı. Ve 1.40 ile açılan taksimetre
vardığımda 3.60 yazıyor. Ben gözlerim faltaşı gibi açık 5 dirhemi verip üstü
kalsın bonkörlüğünde meleklerime bi gülümseyip iyi işti çocuklar demeyi ihmal
etmiyorum. Kesin bu güzellikte onların işi.:)
Trenler gidilecek yöne göre değişip 35- 75 dirhem arasında
değişiyor. Bu rakam 2. sınıf yolculuk için. 1. sınıf ve biraz daha konfor
istiyorsanız 2 katını ödemeyi düşünün. Ama bence ikisi arasında pek
bir fark yok. Tren aynı, yolcular aynı, yollar aynı..en kötüsü hijyen aynı
Şimdi Morocco günlerim kısaca özetle başlasın mı?
Ekim ayının sonlarında çıktığım Royal air maroc uçağımla
gece Casablanca’ya iniyorum ve şehir elbette gecenin karanlığında
bana gizemli ve güzel yüzünü göstermiyor. Üstüne üstlük feci hasta , yorgun ve
uykusuzum. Ve başıma gelecek en kötü şey oluyor benim sevgili tlf num kilit…:(
Casablanca Airport tan özel araçla yaklaşık 2.5 saatlik bir
yolculuktan sonra beni en çok etkileyen şehirlerden biri olan Marakeş’e
varıyorum. (Marrakesh & Marrakech) bu arada Casablanca da havaalanına
yakın Atlas airport hotel kısa süreli kalmak adına kullanılabilir.
Marakesh yolu gece karanlığında bana en büyük yıldızları
görme imkanı sunuyor. İstanbulda göremediğim kadar çok ve büyük yıldız. Uçakta
Yunanca rastladığım “Little Prince” kitabı ile yine düşüyor aklıma benim küçük
prensim. Ne de olsa onun gibi Afrikadayım…
Yol kenarında sıklıkla rastladığım tabelalardaki tlf
numaralarının yolda kalanlar için yardım amaçlı olduğunu öğreniyorum. Ve nasıl
bir mantık bilmem bunuda notlarıma almışım. Giderseniz ve yolda kalırsanız ha
birde göremezseniz işte bu numara(052429090)
Şehre girişte solda kocaman bir stad karşılıyor beni, palmiye
ormanlarında geçerek giriliyor kızıl şehir Marakesh e.
Kırmızı şehir olarak bilinmesinin nedenini sabah kuş sesleri ve
güneşin aydınlığında palmiyeler arasından görünen şehrin kızıl silüetinden
anladım. Bu bir düş olmalı dedim içimden. Ama herşey bir o kadar gerçekti.
Duvarlar kiremit rengi kızıllığında ve burdaki her bina bu renkte.
Kısacası büyüleyici bir şehir Marrakesh. Burada en yaygın süpermarket zinciri
Marjan ( ilgilenen olabilir)
1910 lardan beri Kutubiya camiinin minaresinden daha
yüksek bir bina yapılmamış. Sizce neden? Elbette bizde hiç alışık olmadığımız
sebeplerden. Şehrin görüntüsü bozulmasın eski mimari doku ve düzen
korunsun diye. 4 katı geçmeyen mimari düzene sahip şehir ve geleneksel kzııl
renk dışına çıkılmıyor. Toprak rengi kızıl heryer. İşte şehrin farkı da buradan
gelmekte. (ahhh benim zavallı İstanbul um demekten alamıyorum kendimi.)
O klasik görülmesi gereken her yeri görüyorum , elbette sizlerde
bir gün giderseniz mutlaka aşağıdaki listeyi görün deneyin ve iyi birer
gezgin olup gitmeden önce araştırın, okuyun, bulun not alın ve görmek
istediklerinize öncelik ayırın derim. Şimdi biraz Marakeş notları. Bunları
yapmadan dönmeyin. Melissa Mey önerileri : )
Djemaa El Fna (kıyamet meydanı), Bahia sarayı (Koutoubia camii,
Majorel bahçesi(Theatre royal, Palmeraie golf club, Camel tour, Souklar ,
Almorouid kubbesi, Bab Agnau .
Bab , kapı demek ve ülke de hemen her yerde bunlardan
göreceksiniz. Genelde bir medina ( çarşı- etrafı surlarla kapalı eski şehir
aslında) ya da souk (pazar) lara bağlayacak ve sizi masalsı anlara götüren
kapı olacaktır.
Majorel bahçelerine bence tüm gününüzü ayırın. Ağır ağır tadını
çıkararak dolaşın. Hele birde benim gibi kaktüs ve mavi delisi iseniz bu
bahçeye bayılacak ve çıkmak istemeyeceksiniz. Ülkenin özel mavisi
muhteşem bir göz alıcı efsuna sahip, benden söylemesi. Cafesinde oturup
yerel tat ve çayları mutlaka deneyin. Müze , love galeri ve elbette
müze shop u görün.
Sonra kıyamet meydanı da denilen (ki akşamları gerçekten öyle
oluyo) djemaa el fna yı (jamel fa diye okuyun gitsin )mutlaka görün ama tüm
Morocco turunuz süresince ettiğiniz dikkatin 10 katı önlem alarak. Akşamın
karanlığında meydanın tüm rengi ve ışığına rağmen turistler için tehlikeli. Her
yerden bir satıcı, yılan oynatıcı maymun zıplatıcı, büyücü, dansı akrep
sokmayanı , salyangozcusu, nane çaycısı, meyve satıcısı, meyve suyu sıkıcısı
vs..kolunuzu aniden çekip saniyesinde kınayı süren kınacıları ile neye
uğredığınızı anlamadan birşeyleriniz çalınacağı gibi, en iyi ihtimalle
sizden para istenip tartaklanır, çekiştirilip durursunuz. Bu arada
gidecek olanlar bir diğer tavsiyem fotoğraf çekerken bunu ya çok
seri ve gizli yapın ya izin alın. gerçi izin almanız ödeme yapmayacağınız
anlamına gelmez. Tabi şansınız varsa önce izin alırsınız.
Habersiz çekip yakalanırsanız 2 seçenek sizi bekliyor olacak. Kızgınca
anlamadığınız dilde söylenen sözler ve yine anlamadığınız şekilde istenen ( ve
pekte kibarca istenmeyen) para. Belkide en iyisi benim yapmadığımı yapıp bi
çanta dolusu bozuk dirhemler hazırlamak ve hemen onları vermek olur.
Ve elbette bir başka öneriyi hemen unutmadan paylaşmak
istiyorum. Hijyen beklemeyin ki hayal kırıklığıda yaşamayın. Yanınızda ıslak
mendilleriniz, dezenfekte sıvılarınız, ilaçlarınız ve mutlaka şişe sularınız
olsun. Ya da ben her şehri ona ait gezer yaşarım diyorsanız daldırın
sizde ellerinizi kuskusa ve olun bir Moroccian evet bu da bir ipucuydu yemeklerine dair. Üstü
haşlanmış etli sebzeli altı ince bulgur gibi bişeyli üstüne de sosu
dökülüp yenen yerel bir tat kuskus. Bir de bizim güzelim güveç tadı ve
güveç kaplarımızın berberi şapkaları görünümünde olan güveçlerde
pişirilip sunulan adını bir türlü doğru söyleyemediğim Tajin var ki zaten
tüm bunları yemeden dönmeyin. Nıs nıs ya da nos nos ben ikisinide dedim
ve onlar ikisine de güldü ( bu da sizi sempatik yapar sorun değil) sütlü
nescafe bildiğiniz cafe americano yarısı sütlü olunca işte nıs nıs birde mısmen denilen bir farklı çeşit krepleri var. Gözleme gibi bişey.
Marakesh in turistlik mekanlarını görüp bitirdikten sonra
birazda halka karışıp onlardan olmayı deneyin derim. Özellikle souklarda ve
medinalarda bırakın ortam sizi ordan biri haline soksun. Hijyenmiş,
fotoğrafmış düşünmeyin. Varsayın akşam eve giderken biraz alışveriş
yapmalısınız. Sokakta yerel tatları deneyip, geleneksel nane çayından için. Ben
şekersiz olmasında ısrar ettim. Ülke fazla şeker kullanıyor bense hiç
Veeee geldik bir başka yüzüne… Bunu da denemeden dönmeyin.
Üzgünüm ki sizler benim kadar şanslı olamayacaksınız. Marakesh in ünlü gece
hayatını görmelisiniz. Güzel clubleri var. Mekanlar muhteşem dekor ile zaten
akıllara zarar. Müziklerse size Afrikanın kuzeyinde bir Arap ülkesinde değilde
Avrupada olduğunuzu hissettiriyor. Arada şu göbek attıran ritmler duyana
dek .
Benim en sevdiğim mekan So oldu. Size bir kaç fotoğraf ekleyeceğim fikir vermesi için.
Bu arada fotoğrafçılar için elbette detaylı anlatım listem
olacak diye bekliyorsunuz ki olacak… Ama benimle gelecekleri bir
Morocco turunda …
Ve birazda Casablanca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
tüm soru ve yorumlarınız için lütfen yazın .