30 Mayıs 2015 Cumartesi

GEZİ yıldönümüne "GUERNİCA" ile alegorik mesajlar






Guernica - 1937 - Picasso 

(boyutu: 7.79 m x 3.49 m.  bulunduğu yer : Reina Sofia Müzesi, Madrid - yılı : 1937 - teknik : tuval üzeri yağlı boya - sanatçı : Picasso )



             Uzun bir aradan sonra yine  yazma vakti gelmiş. Hatta geçmiş durumda.
Geçenlerde arkadaşın biri paylaşmıştı ve yazmasam olmazdı. Hatta öyle zamansızım ki (şu an Almanyadan gelen misafirimi bırakıp kitap okumaya bunları yazacak kadar)
Bilmeyeniniz var mı ? Varsa birazdan öğrenecek. Yok ise de bir kez daha bilgi tazeleyecek. Hadi o zaman iyi okumalar olsun.

GUERNİCA ! Picasso'nun en bilinen eserlerinden biridir.  Kübist olan bu görkemli eser, İspanyol hükümetinin Paris'te 1937 dünya fuarı için  sanatçıya sipariş edilmiştir.  O sırada İspanya iç savaşında (1937) 28 adet Nazi savaş uçağının  "Guernica" şehrini bombalamasından çok etkilenen Picasso; 15 gün içinde kendine ayrılan bu duvar resmini bitirir ve diğer ülkelerinde bu iç savaşa dikkat çekmesini sağlar. 
"Guernica" her zaman ve her yerde savaş trajedileri ile savaşın insanlara verdiği acıların birer özeti olmuş bir eserdir. Hatta  sonraları savaş karşıtı ve barış yanlısı düşüncenin de sembolü haline  gelmiştir. 
* tıpkı fransız ressam E. Delacroix - 1830 - "halka yol gösteren özgürlük eseri" gibi 

Şimdi bu bilinen ( ya da şu an biliniyor olan ) eser hakkındaki mesajlara gelirsek;

öncelikle  eserin yaratıcısı Picasso'ya at ve boğa figürleri sorulduğunda ; " bu boğa bir boğadır ve bu at bir attır ... resimlerimdeki belli şeylere birer anlam verdiğinizde bu doğru olabilir, ama bu anlamı vermek benim fikrim olmamıştır. sizin vardığınız fikirlere ve sonuçlara ben de varmış olmalıyım, ama içgüdüsel ve bilinçsiz olarak . Ben resim yapmak için resim yapıyorum. Nesneleri oldukları gibi çziiyorum. " diye cevaplamıştır. Ve bu muhteşem cevapla bir kez daha ben de zekası ile hayranlık uyandırmıştır. "bunu siz mi yaptınız" diyen bir komutana ise "hayır siz yaptınız" demiştir Picasso kıvrak zekası ile. 

Bunun üzerine çok şey yazılmış, düşünülmüş ve eser hakkında çok yorumlar edilmiştir. O halde ben de birşeyler yazabilirim. 


Öncelikle tablo siyah beyazdır. Bu dönemin gazetelerine gönderme yapmak dışında, savaşın  ve ölümün de sembolüdür. Ölü, cansız ... Başka ne renk olabilir ki o an. 

*Ölüm, şiddet, acı, yakarış ve bir savaş... 
eserin her  yerinde bu duygulara dair izler görülüp hissedilebilir.
acı çeken insanlar, hayvanlar ve yıkılmış binaları ile bir  şehirin yokoluşu  anlatılmıştır. Bunu da hisseder izleyici.
*Karanlık bir oda içinde geçer tüm sahneler. Duvarların yıkılmışlığı da şehrin bombalanışına göndermedir. Ayrıca oda bir ev içi bölümdür, şehrin bir ülke içindeki bölümü oluşu gibi karanlık oluşu da savaşta oluşu ile zaten aynı anlamdadır. Şehir acıda, iç savaşta , yıkıntıdadır ve bu karanlık bir durumdur. Siyah bunu en iyi anlatan renk halidir. Hastalıkla ilgili durumlar  renkli resimlerde kirli sarı ile anlatılır.
 * Sol tarafta bulunan iri gözlü boğa altında ölmüş çocuk ve acı içinde bağıran onu kucağında tutan bir kadın figürü vardır. (bu bir anlamda modern Pieta kompozisyonu gibidir. Pieata : meryam ana ve kucağındaki ölmüş İsa kompozisyonudur.)
* Boğa, günümüz de bile denildiğinde akla İspanyayı getiren bir semboldür. 
 * Boğa, at ve çocuk için ağlayan kadının dillerinin hançer şeklinde oluşu çığlığı simgeler denir. Ama ben onun dışında acıyı simgelediğini, bir bıçak yarası gibi can acıttığını düşünürüm. 
* Boğa ile atın arasında duvara kazınmış bir güvercin görülür. Barışın simgesi zeytin dalı ile birlikte resmedilmiştir. Gayet açık bir sembol olan barışı simgeler. Ama pek te güçlü durmamaktadır. 
* Resmin merkezinde acı ekmekte olan ve mızrakla vurulmuş bir at görülmektedir. Onun da dili hançer gibi keskindir. Acısı yüzünden belli olur.  Dikkatle baktığınızda atın burun ve dişleri insan kafatasını oluşturur. Bu ölümü en iyi anlatan sembol olmaktadır ve vanitasın da simgesidir. 
* Atın altında parçalanmış cesediyle yatan bir asker vardır. Elindeki kırık kılıçtan bir çiçek yükselir. Bu umudun yeşerttiği çiçektir. Ölümden gelen yaşam. Kötüyü yenmiş güzel bir yaşam. İçinde umudu barındıran. Yeşil daima yaşamdır. Çiçek ise güzellik. Kırılmış kılıç bitmiş savaşın simgesidir. 
* Atın hemen kafasının üstünde görülen yanan ampul ( burada espri yapmamak için kendimi zor  tuttuğum doğrudur :)) iki anlamda kullanılmış olabilir. İlki aydınlık günlerin sembolü, aydınlığın gelişi, diğeri ise göz şeklinde oluşu ile herşeyi gören ve aydınlatan- kurtuluşu getiren- Tanrı sembolüdür. 
Ancak ampulün insan elinden çıkmış olmasından dolayı farklı anlamlarda yüklenmiştir ki ; Tanrı herşeyi görse de insan iradesine bırakmıştır ve kurtuluş tanrıdan değil insandandır gibi yorumlarda da bulunulmuştur. 
* Sahneye sol üst köşeden bir pencere içinden başını uzatmış kadın figürü girmektedir. Elinde bir gaz lambası tutar ve tüm olanı yüzündeki dehşet ifadesi ile izler. Elindeki gaz lambası aydınlık getirdiğinin sembolüdür. ancak gaz lambası sonsuz ışık değil yine insan eli değen ve teknolojik bir objedir. Yani bu  gelmiş aydınlık geçiçi olabilir ve insana bağlıdır gibi de yorumlanabilir. 
* Hemen arkadaki yani tablonun en sağındaki figür, elleri yukarıda acı içinde çırpınan adam ateşler içindedir. bu hali bombalanan şehrin içinde yanan insanlara gönderme olabileceği gibi, savaşın acısında yanan insanlara da atıfta bulunur. 
*Bu figürün ardında resmin sağ köşesi siyah bir duvarla biter ki sol karşıt duvar beyaz renktedir. Bu eserin renksel dengesini - komposizyon- sağlamak dışında aydınlık ve karanlık duvar ile  savaşın iki yüzünü de gösterir. Savaşın karanlık yüzüne karşın barışın aydınlık yanı olarak yorumluyorum ben. 
* Ayrıca çok dikkat edilirse görülebilecek bir  hayvan figürü daha vardır ki atın dizlerinde olan burnundan bulunabilir. Bir başka boğa atın göğsünü boynuzlarıyla delmektedir.  Sanatçı savaşın insani ve hayvani yönünü anlatmak istemiş olabilir mi diye düşünmemek elde değil ama hayvanların savaşmadığını biliyoruz ve savaş sadece insana özgüdür. 

Aslında herşeye anlam yükleyen izleyici bazen hiçbirşey yüklemeyen sanatçı da olabilir. Bence bu eser de bira böyle. Picasso'nun da açıkça ifade ettiği gibi, o içgüdüsel olarak elbette sembolik öğeleri kullanmıştır ama  biz izleyiciler kadar üzerinde düşünmemiştir. 
Sanatçılık sanırım böyle birşey. Birikip bi anda  yaratmak ve sonra bunun üzerinde düşünmemiştim demek. Oysa her an  yaratılacak bir eser için eskizler oluşur içimizde. 

" İspanyol mücadelesi gericiliğin halka ve özgürlüğe karşı saldırısıdır. benim bir sanatçı olarak yaşamım gericiliğe ve sanatın öldürülmesine karşı sürekli mücadele ile geçti."  Pablo Picasso 


Üç yıl önce tuhaf şeyler oldu. park , ağaç, gezi , taksim ve bi anda tüm ülkeyi saran , tüm dünyaya haber olan tuhaf şeyler. 
Tuhaf ki bu yazı da  tam da o 3 yıl öncesinin yıldönümüne denk geldi. 
MEY i bilen bilir. Alegorik mesajlar yazar ve bunu da pek sever. Belki onca yıl aldığı eğitim üstüne  3 yıllık master ve  mitoloji- ikonografi- sembol uzmanlığından kalma bir tavırdır, belki de başkadır nedeni. 
Yani kısaca  anlayan olursa alegorik mesaj , anlamayana ise koca bir hiç. 

O halde anlayanlara selam olsun  dedi Mey 

bombalandıktan sonra Guernica şehri 1937

Guernica şehri bombalama sonrası 1937

Picasso Guernico üzerine çalışırken 1937

*kaynakça : wikipedia





5 Mayıs 2015 Salı

YAZ ın müjdeleyicisi : HIDIRELLEZ


Hıdırellezi beklemek 


       Hıdırellezi sanırım bilmeyen yoktur. Ben yine de bu çok özel güne dair birşeyler yazmak istedim. 
Önce biraz bilgimiz olsun. 
Nedir hıdırellez ? Bir Asya geleneğidir. orta asyadan balkanlara kadar her bölgede kutlanan bir eski gelenek.  Şaman Türk kültürüne ait bir gelenek olan Hıdırellez, Türkler nereye O oraya şeklinde dağılmıştır. 
Mezopotamya ve Antik Anadolu uygarlıklarında da izleri görülmüştür. 

Rivayete göre 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece Hızır ve İlyas'ın buluşup bolluk bereket getirdiklerine inanılır. 
Hızır ve İlyasın aslında iki asker olduğuna ve Ab-u hayat  (yaşam suyu) arayan hükümdardan önce  bulduklarına inanılır.  Bir  melek tarafın Hızır karada, İlyas denizde olanlara yardım etmek üzere  görevlendirilir. 
Ölümsüz olan bu iki asker 5 mayıs gecesi buluşur ve doğaya bereket canlılık yani bahar gelir. Bu farklı görüştür elbet ama ortak nokta rivayet değişse de 5 mayısı  6 mayısa bağlayan gece Hızır ve İlyasın buluşup bereket, bolluk dağıttığı, dilekleri kabul ettiği ve baharı getirdiğidir.
Hızır - İlyas zamanla ( bir çok şey gibi değişerek) Hıdırellez adını alır.

hıdırellez ateşi






En belirgin kutlamaları arasında; ateş yakıp üstünden atlamak, gül ağacı altına dilekleri yazıp gömmek, dilekleri yazıp akarsuya bırakmak sayılabilir. 

Evet hala vaktiniz varken güzel bir kağıt alıp dileklerinizi yazın - çizin ve bir gül fidanı bulursanız altına gömün. Gül yoksa  bir deniz - dere - nehir bulup suya atın.  Tüm bunlar yoksa  yakın yazdıklarınızı  külünü  suya akıtın. 
Aslında hepsi birer güzel gelenek ve rivayet,  siz nasıl mutlu oluyorsanız öyle yapın... 

ağaçlara dilek kurdelaları bağlamak 









*İstanbulda her yıl çok keyifli kutlanan Ahırkapı şenliklerine de gidebilirsiniz. birçok farklı yerde kutlanıyor.  komşu ülkelerde de kutlanmakta. romanya , bulgaristan mesela farklı adla kutlasa da gün ve anlamı aynı. 

*daha detaylı bilgi için bu linki tıklayıp okuyunuz :) 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hıdırellez

Hepinize  iyi bayramlar :) hoşgelmiş bahar ortası ve YAZ ın müjdeleyicisi Hıdırellez ... bol bereketli olsun günlerimiz ve olsun tüm dileklerimiz .... 

Işık  ve Sevgiyle,

5 may ist 

küçük prens projelerime dair notlar...




Küçük Prens - TilkiM - Mey


bilen bilir , benim küçük prens hikayem diğer hikayelerim gibi kendi içinde sürmekteydi. sonra bir gün geldi ve diğerleri gibi günışığına çıkmak istedi.  
çevrilmiş tüm dillere sahip olur muyum koleksiyonumda bilemem, (onlar ki beni hatırlayan ve arasıra hatırlattığım dostlarımın getirdikleri ile benim aldıklarımdan oluşuyor - ağır ağır, bekleyerek, sabırla) 

son haftalarda nerdeyse her gün yeni bir fikir çıkıveriyor beynimin derinlerinden küçük prens e dair.. hangisini yaparım - yapabilirim bilemem ama istedim ki en azında küçük adamıma dair fikirlerim burada sizlerle paylaşılmış olsun.  hem böylelikle paylaşarak % 50 sini yapmış olurum. 

"küçük prens tenimde" fotoğraf projem devam ediyor. tüm küçük prens tattoo olanları fotoğraflamak ve güzel hikayelerini toplamak. sonrası sergiler ve  kitap. amacı tüm KP tattoo luları - hikayelerini görmek bilmek  ve sergiyi sosyal yardım projesine dönüştürüp -işe yaramak- . 
*küçük prens tenimde 

* unicef 
* içerde çocuk var projesi ( hapishanede doğan- yaşayan çocuklar için anaokulu yapılmasına destek)

* Türkçe bolca (59 yayın evi oldu son birkaç ayda) çeviriler yanında 
Osmanlı türkçesi 
karahanlı türkçesi
eski uygurca
göktürkçe
karamanlı türkçesi 
çağatay türkçesine de çevrilmesini sağlamak - desteklemek (çalışmalar başladı) 

* küçük prens çeviri kitaplarında türkçe okuma cd de bulunması 

* 1989 dan beri kullandığım Göktürk alfabesinden uyarladığım ve MEYce diye adlandırdığım alfabede küçük prens çevirisi yapmak ( devam ediyor) 

* güzel yurdumun farklı bölgelerine ait ağızlarda da küçük prens kitapları çevirmek - yayınlamak 
 tekirdağ 
 ankara 
 istanbul 
 aydın 
 gaziantep vb...

* küçük prens ormanı - parkı kurulması ( çalışmalar başladı)

* hepimizin hayali olan  küçük prens müzesi kurulması (çalışmalar başladı) 

* yayınevlerinin desteği ile küçük prens kitaplarının güneydoğu ve doğuanadoluda ortaokul öğrencilerine ulaştırılması ve  onlarla söyleşiler yapılması (çalışmalar başladı) 

*"küçük prens tenimde " fotoğraf sergimin istanbul ankara izmir dışında iç - doğu ve güneydoğu anadoluda da sergilenerek bu bölgelerde de farkındalık yaratılması (çalışmalar başladı )

tüm bu projelerim şimdilik sponsorsuz devam ediyor ve işte tam da bu nedenle biter mi ? sonucuna  amacına varır mı? bilemiyorum. ama paylaşıyorum. artık sizler biliyorsunuz. tüm bunları MEY düşündü, çalıştı ve çalışıyor biliyorsunuz. 

şimdi sevgili küçük prens seven, okuyan, bilen dostlar; güzel enerjilerinizi gönderin ve dualarınızı ki  yalnız yolculuğumu tamamlayabileyim ve yıllardır olduğu gibi işe yarayacak bir projeyi bitirebileyim.  (tıpkı yıllar önce bir fotoğrafımın bir kız öğenci yurduna dönüştüğü gibi :)

küçük prensim ve tilkim yanımda heyecanla beni destekliyor.  bu süreçte yanımda olanlara selam olsun... 
küçük prens - tilkim ve mey

ışık ve sevgiyle ,

may 15